Anıl Yıldırım:
Duygularımı yitirdim ben daha da gelme
İçim yandığından mıdır nedir? Kimseyi sevmem
Senin yürüdüğün yol değildi ne diye takip ettim?
Kaç gece bekledim geldin ama başkasıyla tek değildin
Yaktın ulan helalin var can kalmadı içi de başkasında
Yüzüm rakı şişelerinden şehrine yansısın lan
Derim yüzülüyordu sanki davetiyeni gördüğümde
Çıkıp biraz yürüsem geçer öyle çokta kasılmam
İçimde asılma, bayat duygular hissiyatımı azaltır
Bu devran illaki dönecek de ne sen ne ben kazandık
Ne sen ne ben yok artık e birde neden desem susarsın
Bu illet öyle bir şey ki bro. haklıykende susarsın
İçin öyle yanacakki senin üzdüklerime de hasret kalacan
Koy bakalım eli cebine çık saat beş te dışarı
Ve sonra çıkar bir sigara paketten keşke tanımasaydım de
'Gözlerinden yaşlar dizlerine düşerken mutluluk dile.”
Nakarat (Anıl Yıldırım):
Bir geldin bir gittin ne yaptın anlamadım
Tanrım yardım et bana yaşamaktan yanaydım oysa
Nasıl geçer bu his?
Dayanabilir miyim?
Anıl Yahşi:
Bu gün caddelerde hüzün var
Gözlerimde yaşı dindirecek çözüm kal.
Sözüm var
Bu şehri terkedip gidersen, ardında ölüm var
Yağmurları sevmekse senden kalan özüm bak
Bir kaç izmaritle yaşadığın hüznü,
Sonrasında kahve falı, ben gördüklerime küstüm
Şehre sağanak bastıran yağmurun farklı caddesinde
Bir hastane koridorunda görme telaşına düştüm
Bize ayırmadığın zamanlarında tükeniyordu her şey.
Geçmişin namına ne yaşandıysa çizgi çekte gel.
Demekte gururluydu içim, ve de kuruntuydu kimi
Bir gün hatırladığın yaralarda silinirdi kimliğim
Bu ölüm kalım savaşıydı hayat o gece sarıldın
Anladım ki, öncesinde ben bunu tatmamıştım.
Sen durup kalmamıştın, pişmanlıklar gizleyip
Geçmiş zaman ekiyle bi kaç şiir tamlamıştım..
Nakarat (Anıl Yıldırım):
Bir geldin bir gittin ne yaptın anlamadım
Tanrım yardım et bana yaşamaktan yanaydım oysa
Nasıl geçer bu his?
Dayanabilir miyim?