Halkımın bağrından çağlayan bir sel
Yaylamın üstünde savrulan bir yel
Yârimin saçından ayrılmış bir tel
Sevda bahçesinde güldür türküler
Yollarda seğirten bir oğlak gibi
Göklerden boşanan sağanak gibi
Köyümün bağrında sığınak gibi
Gurbetten sılaya yoldur türküler
Ozanın elinde saz olup öten
Düğünde-bayramda dudakta tüten
Mıknatıs gibi yanına çeken
Sevdayı çağıran dildir türküler
Dağların başında bir yeşil orman
Ekin tarlasında savrulan harman
Yaşlıya-gencine oluyor derman
Yaramı saracak eldir türküler
Gökten tane tane damlayan karda
Bazen tiyatroda bazen de barda
Köyümde yaylamda bizim diyarda
Halkımın özünde vardır türküler
Suyunu akıtan bir garip pınar
Yaprağın sallayan bir ulu çınar
Bazen aşık olur od alır yanar
O zaman bir avuç küldür türküler
Domur domur açmış badem çiçeği
Bir bebek için ana kucağı
Gurbete gidene baba ocağı
Sıladan uzanan eldir türküler
Yoksulun altında katıran dalı
Kimine köşk olur kimine yalı
Kimine kilimdir kimine halı
Kimine göre de çuldur türküler
İnsan sevgisiyle doludur dolu
Ayırmaz inanın sağ ile solu
Oradan geçiyor barışın yolu
Defneli-zeytinli daldır türküler
Yunus Emre Karac'oğlan yurdunda
Halka kucak açar her bir derdinde
Pir Sultan'ın şu Veysel'in ardında
Sonsuza uzanan yoldur türküler
Arif'in sevdiği bir müzik türü
Çobanın önünde meleyen sürü
Yorgun emekçinin saf alın teri
Yoksula uzanan eldir türküler