LABİRENT
saat gece geç saat, aslında yoktu atak ne olduğunu anlamadan fırtına birden başladı
kalkanlarımı kaldırmadım, saflığımı kandırmadım, ciğerlerime seni doldurup yine sana daldım
kanıyorum pansumansız bir yara gibi kanıyorum, kanıyorum parmaklarında kanım varken hala
bir gülümse bana yine sana kanıyorum, kanıyorum eksik değil burda acıya kanıyorum
kulakta kulaklık yanımda anılarla melodiler çizer rotamı, şarkı bittiğinde birde bakmışımki
aynı sokak başındayım, gözbebeklerim kollarını açmış bekler öylece yine en başındayım
başımdaki melek boğuldu sandım gözümdeki denizde, aydınlığıyla girerdim en karanlık dehlize
cennet yoluymuş gibi koşarız ya bilinmeze, her gecemde seni içiyorum yanında zaman meze...
senden öte bir çıkışta yokmuş uçurumlardan bırakıyorum, yanaklarımdan süzülen kanatlarım olsa sonsuza uçardım
bileklerimde dermanda yokki dolanmaktan aynı sokakta, etrafımda renkli labirentler karanlık çıkışlarında sen..
dört nala koşar kelimelerim satırlarda yer almak adına, adını geçen olmadı ve atını vurdu çoğu ilk düzlükte,
mutlulukta dahil oracıkta gömdü kendini, anlıyacağın kısmen dilsizim şimdi
siirseldik, sen ve bendik, sendelerdik ama ilerlerdik sen bi derdin ben emrederdim herşeye
elimden geleni karşılayıp önüne koydum, arkanı döndün, çektin gittin, canımı soydun, elime ölümü koydun
aşkım çekti önüne kin ve nefret perdesini, kalbin sote yerlerinde içerdi öyle keş bi halde
içerdi senle kimsecikler görmemişti, biterdi şişe her resimde ve sonra dolardı keşkelerle
dünümü mezara koydum bir kederle, bıçaklarım köreldi saplamaktan, saçaklarımda kan var
kalbimin kaçaklarını yanında bulurum hep, azarlamak faydasız her çıkışta sen ...
senden öte bir çıkışta yokmuş uçurumlardan bırakıyorum, yanaklarımdan süzülen kanatlarım olsa sonsuza uçardım
bileklerimde dermanda yokki dolanmaktan aynı sokakta, etrafımda renkli labirentler karanlık çıkışlarında sen..