Merhametsiz bir ocağın içinde
Kül oldum ben yana yana bilen yok
Yolu uzun yükü çok kervan gibi
Yoruldum ben kona kona bilen yok
Yağmurum yağmadı kuruyan ota
Ağzım hasret kaldı ekmeğe ete
Haksızlığa doğru yürüyen ata
Bezmişim ben bine bine bilen yok
Arılarım isyan etti balıma
Dinmeyen bir ağrı girdi belime
Çok bayramlar geldi geçti elime
Süremedim ben kına kına bilen yok
Dağların başını azıksız aştım
Düşmanıma doğru dost diye koştum
Bir bulanık suyun içine düştüm
Kirlendim ben yuna yuna bilen yok
Torun oldum bulamadım bir ebe
Ben üşürken yanmaz oldu bu soba
Yavan sunağımı içi boş kaba
Usandım ben bana bana bilen yok
Evimin içine soktum hayını
Toklar yedi açlarımın payını
Kendi pınarımın soğuk suyunu
İçemedim kana kana bilen yok
Yağı tuzu bulunmayan aş oldum
Ben kendi başıma yağdım kış oldum
Boşa dönen değirmene taş oldum
Aşındım ben döne döne bilen yok
Yolcuyum yürürken dağ olur düzler
Kar yağdı kayboldu güttüğüm izler
Gözlerim ekmeğin yolunu gözler
Lokmam bitti yene yene bilen yok
Barışmayı bilmez bahtına küsen
Tez yorulur deli yel gibi esen
Kötü günlerimde bağrına basan
Göremedim ana ana bilen yok
Tutup atamadım yakamdan biti
Kuzuma yetmedi yaylamın otu
Akşamı sabahı gecesi kötü
Düşmüşüm ben güne güne bilen yok
Hamdinin yapına az düştü ömür
Yolumun üstüne oturdu çamur
Tandır söndü teknem bekliyor hamur
Hasretim una una bilen yok