Sen doğduğunda büyük bir hadise olarak geçti kayıtlara
Kışın hüzünlü, yazın mutlu aşklar gördüm bu yaşıma kadar
Hani dersi kaynatırdık ya ilk okulda
Yalınayak büyüdüm, hayatı yaşadım beynimi kaynatarak
Çözebileceğimiz sorular,
Sorduklarımızdan daha zor olduğundandı
Sınavdan korkmamız !
Bir kitap olacaktı aslında
Yazdıklarım şiirsel anlatıma geçti sanki biraz
Çok sık yağıyor cümleler içime, ürküyorum bir an
ama şunu bilirim ki ! Korkmak başarmanın yüzde biri
bile değil
Ben kendimi vermekten korkmuyorsam
Sen ödün vermekten çekinme, Çekinme ki !
Görebilesin beynimin içindeki kör sessizliği
Kül tablası kül yerine, sakallarım doluyor artık
O loş suda yıkanmış kalbim bir tirhandil dolusu kekik
Sende bana yetecek kadar ben varmı ? bana güz den bahset
Bende sana yeteceke kadar biz varız ! ve heryer mabet
Böğürtlen kokuyor göğüsüm halen, başını yasla sabret
Sen öğrettin mutlu yazmayı, ( hadi söyle ) gelir mi saadet ?
kapatıyorum iş yerini her tarafı döküp
toparladım eşyalarımı beynim yıkık dökük
becerebildiğim tek şey yazmak
içtiğim fincandan bu gece dudaklarıma dökül
gök yüzünü tamladın gerisi boş ben anladım
yürekler ebedi takipte ise gidişi boş vedaların
kendi yazığım şiirlere kafiye oluyorum artık
sesin yağmuru sevmiyor ben kendi içime damladım
kurak ve sıcak topraklarda yetişti bu beden
kalbim de öyle, belki bundandır acıyı sevmem
bizim memlekette deniz yoktu ama limanı çoktu
gemi geçmez kuş uçardı, kervan geçmez uçak çoktu
yazan istediğine benzetebilme hakkına sahip sevdiğini
korkma ! ben hiçbirşeye benzetmiyorum seni
ne zaman bir aşk'tan bahsedilse, sanki seni aldatıyorum
elimde ayak izlerin, ben susup içime seni anlatıyorum