Ay geceye gücendi, güneş gündüze küstü.
Gel, bir demet ışık sal; sabah olsun gidersin.
Kuşlar yuvalarına dönerken akşamüstü,
Gönül kapımı bir çal, sabah olsun gidersin.
Kör zindanda tutsağım ey bahtımın ak gülü,
Üzerime paslanan kapım dıştan sürgülü.
Meyan balından tatlı, zakkum kökünden acı
Derdimi senden aldım, tabip bilmez ilacı...
Kendi derdine deva bulamazken tabibi,
Küllenmeyen kor düşün ben olayım talibi.
Akla ziyan sihrinle yıllar öncesi gibi
Beni yine benden al, sabah olsun gidersin.
Sözcükler benden bezgin hasret yüklü tanımda
Kor düşüp buz kesildi nedense her anımda
Ölüme razı geldim, ey sevgili yanımda
Yeter ki bir gece kal, sabah olsun gidersin!
NAKARAT
Efkârımla tutuşan kandillerin yanışı,
Hasret kılıçtan keskin yüreğim iki yarım,
Bir kez yüzünü göster, ölsem de bahtiyarım!
Ama Gitme Kal , Sol Yanımda Kal
Bir anlık bir bakışla öyle yara açtın ki,
Mızrak yarası gibi geliverdi anında.
Seni gören gözlere öyle ışık saçtın ki;
Güneş'in parıltısı sönük kaldı yanında.
Önüne geçilmiyor ferman gibi sözüne,
Seni sevip kaybeden inan ölümü tatmış.
Sen : Güzeller-güzeli, Tanrım senin gözüne;
Yalnız Safir'den değil Zümrüt'ten de renk katmış.
Bir anlık gelip geçen hayal gibi akışın...
Çölde serap gibisin, ne yapsam tutulmuyor.
Ceylanlarda bile yok o gizemli bakışın ;
Sana özgü o gözler asla unutulmuyor !
Ey :Güzeller-güzeli! Sen buradan giderken,
Dört-bir yanımı hemen hasretin sardı senin;
Gökkuşağı mavisi yeşil tona dönerken :
Aldığı renge benzer gözlerin vardı senin !