Akıyordu su
Gösterip aynasında söğüt ağaçlarını
Yıkıyordu salkım söğütler suda saçlarını
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
Koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere
Birden bire kuş gibi
Vurulmuş gibi kanadından
Yaralı bir atlı yuvarlandı atından
Bağırmadı
Gidenleri çağırmadı
Baktı yalnız dolu gözlerle
Uzaklaşan atların parıldayan nallarına
Ah ne yazık
Ne yazık ki ona
Dört nala giden atların köpüklü boynuna
Bir daha yatmayacak
Beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak
Nal sesleri sönüyor perde perde
Atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde
Atlılar atlılar kızıl atlılar
Atları rüzgar kanatlılar
Atları rüzgar kanat
Atları rüzgar
Atları
At
Rüzgar kanatlı atlılar gibi geçti hayat
Akarsuyun sesi dindi
Gölgeler gölgelendi
Renkler silindi
Siyah örtüler indi
Mavi gözlerine
Sarktı salkım söğütler sarı saçlarının üzerine
Ağlama salkım söğüt ağlama
Karasuyun aynasında el bağlama
El bağlama el bağlama
Ağlama