Dağlar seninle anlamlandı Koçero, dağlara türküler senden sonra yazıldı âşıklar dağlara senden sonra kaçtı, o dağlar seni bağrına bastı Koçero. Yezidi belanın o zamanki adı, kara bir yazma gibi düşmüştü üzerine mazlumların ve zaman zaman olmuştu, herkes sanki donmuştu, ağızları bıçak açmıyordu, o soruyu bile herkes içinden soruyordu. Bizi kurtaracak olan yok mu, belki de analardı en çok suçlu, çünkü onlar da yiğit doğurmayı unutmuştu. Yine günlerden bir gündü. İnsanlar yine sadece susuyordu. Birden deprem gibi sarsıldı etraf. Belliydi bir şeyler olacaktı. Gürültüden tarafa bir koşma oluyordu. İnsanlar gürültüden tarafa yığıldı. Ardından korku ve umutlu bakışlar. Fatma kadındı meydandaki. Bir eliyle gözyaşlarını silerken diğeriyle karnını tutuyordu. Yutkunarak hıçkırıklarını boğmaya çalıştı. Etrafı acı bir gülümsemeyle süzdü. İçerdekiler başlarını eğdiler Fatma kadınla yüzyüze geldikçe. Sonra bir elini havaya kaldırdı. Diğeriyle yine karnını tutuyordu ve haykırdı=Bilirim zor iştir yiğit doğurmak yüreğini ateşe atmak. Çölde susuz kalmak. Tırnağı etten ayırmak. Çünkü evlat acısı vardır sonunda ama karnımdaki feda olsun bu yola. Dedi ve çekildi Fatma kadın. Zaman geçti zulüm hep devam etti. Zulümle zaman kolkola verdi. Sonra gün doğman evvelki kısımlardan birinde Koçero doğdu. Artık zulüm geçen zaman ve bir de Koçero vardı. Fatma kadın kinle büyüttü Koçero'yu. Nefret ve kin emzirdi Koçero'suna münbit göğüslerinden. Koçero'nun bakışları yamandı. Bilekleri kalındı. Yezidilerin bahtı gibi gözleri ve saçları kapkaraydı. Bir tek oyuncağı vardı o da silahıydı. Fatma kadının tahtadan yaptığı, bilenler onu sır gibi sakladı. Artık yetişmişti Koçero. Fatma kadın vaktin geldiğini anladı, yiğit Koçero'sunu dağlara saldı. Emanetini Allaha bıraktı. Bir vakit iki Yezidi bir adam ve karısını yakalayıp bağlamışlardı ağaca. Yanlardan kesip baldırlarını ellerini de kesiklerden içeri sokmuşlardı. İki yezididen biri geçmişti karşısına acıyla kıvranan adam ve karısına. Ve bağırdı salyaları etrafa saçtı=Allah ve Muhammed'iniz nerde şimdi, haydi bakalım kurtarsınlar sizi dedi ve kahkasını da ekledi, demeye kalmadı, şimşek gibi bir gürültü koptu, Allah ve Muhammed değil ama onlarıbn dostu geldi diye haykırdı biri, bu gelen Koçero'ydu. Hey gidi Koçero. Fatma kadının Koçero'su. Dağların tek kişilik ordusu. Varlığı zulmün sonuydu. Yezidileri kurşuna boğdu. Zavallıların dostu mert Koçero.Böylece yayıldı Koçero'nun ünü. Dilden dile dolaştı öyküsü. Sonra bir kara gündü. Kanlı düşman pusularında değil, hain bir dost bir ihanetiyle kaybetti mazlumlar Koçero'sunu. Bir gece vakti Fatma kadının kapısına kanlı bir gömlek astılar. Fatma kadın gömleği kokusundan tanıdı. Koçero'sundan sonra o da fazla yaşamadı ve Koçero'sunun yanına gömdüler Fatma kadını. Aslında Koçero bir örnektir. Herkes susmuş olsa bile zulüm ve zalim sakın merak etmesin mutlak çıkar birileri hesap görmeye. Dağlar seninle anlamlandı Koçero, dağlara türküler senden sonra yazıldı âşıklar dağlara senden sonra kaçtı, o dağlar seni bağrına bastı Koçero