Safayı ararken düştün cefaya
Görünmez ok ile vuruldun gönül
Minnet eylemezken yoksula baya
Vardın çok kapıdan sürüldün gönül
Cahil ile otururdun kalkardın
Yapmadığın gönülleri yıkardın
Coşkun çaylar gibi durmaz akardın
şimdi dalgalanıp duruldun gönül
Huzuri sözüne inanmaz idin
Ayılıp gafletten uyanmaz idin
Heva ve hevesten usanmaz idin
Çok dolaştın ahır yoruldun gönül