Verse 1:
Neyi anlatayım ki nasıl kırıldığımı mı?
Yalnız bırakılınca yanlışa sarıldığımı mı?
Yalandan gülümseyince mutlu sanıldığımı mı?
Herkese güvenipte sonrasında yanıldığımı mı?
İnsanın dengesi şaşıyo sevip sevilmeyince.
Boğulduğu deniz derinleşince.
Okyanus çölleşiyo sanki benim elim değince.
Bi el gelir alır senden, ona benim deyince.
Yani sıkıldım moruk aynı teranelerden.
Güneşi sevicem karanlıktan berat edersem.
Merhem olmaya gelip daha da helak ederler.
Sonra yeterince dipte misin merak ederler.
Arar sorarlar yüzsüz gibi devam ederler.
Vicdanı rahatlatmak için bikaç kelam ederler.
Birazcık dinmişse için yine bertaraf ederler.
Ağzına sıçmamış gibi mutlu veda ederler.
Nakarat:
Zaten hep ayağıma ipler dolaşır.
Ve yalan ümitlerle başım karışır.
Bu yaşımda bunca dertle savaşırım.
Anla!
Verse 2:
Saçıma ak düştü sırtım hedef tahtası.
Sanki mutluluğa giden yolum mayın tarlası.
İnsan gülmek için yalanlara mı bel bağlasın?
Artık utandırıyo her kağıda dert yanması.
Seninle hukukumuz bi kahvenin hatrına muhtaç.
Ben ağlamamda göz kapaklarımda saklı bulutlar var.
Hala varsa aklını tüketsin umutlar.
Benden hayallerimi aldın bununla gururlan.
Kokuna hasretim bugün gel de yık beni.
Sarıldığın onca tenden daha fazla hakettim seni.
Bazen gitmek gerekiyomuş ya farklı yollara.
Bende bundan ötürü artık şansımı zorlamam.
Bana iyi gelene en uzağım ne lanet durum.
Benden sana son hatıra kalır veda mektubu.
Şimdi aramızda haksız veya haklı kalmadı.
Bende sırtımı döndüm gömdüm hatıraları.
Nakarat:
Zaten hep ayağıma ipler dolaşır.
Ve yalan ümitlerle başım karışır.
Bu yaşımda bunca dertle savaşırım.
Anla!