Mutluluk görünür ama yıldızlar kadar uzakta durmamalı.
İnsan elini kana bulamadan da katil olmamalı.
Ezeli evveli beşikten tabuta kadar,
Böyle bir imparatorluk enkazlar altında kalmamalı.
Bu nasıl bir bilmecedir bu nasıl bir cendere?
Benim gönül gözüm kör senin ne gösterir penceren?
Zoruna giden sil baştan başlamak yeniden.
Bilirim batıyorduk kardeşim ilk sen atladın gemiden.
Bile bile gittiğin o yollardan dönmek zor artık.
Gözün arkada kaldıkça çürümeye yüz tutarsın.
Düşünsene kuşatır seni bu büsbüyük saplantı.
Aynada kendinle yaptığın kaçıncı toplantı.
Rengi kaçtı gözünün de artık tadı kalmadı.
Yıkılan binalar gibi aklı tahtı sallanır.
Tam rayında herşeyin bu en düzenli çağların,
Derken huzurun boynunu pamuk ipliğine bağladın.
Ağlama zor nasılsa yaralarının kapanması.
Gam kenarındasın asıl çek tetiği kafana sık.
Mayhoş hayatın varoş semtinden sarhoşların dostlarındansın,
Bugün içmesen de kafan nasıl?
Nakarat
Nerden geldim bilmezken,
Bana derdim olmuş bir mesken.
Bize derman nedir hiç bilmezler ama anlarsın beni dinlersen.
Zaferle döndüğün savaşlar var yenilmediğin.
İnkar et suçunu ağza alınmaz yeminler edip.
10 yaşında dinlediğin şarkı sözlerinin anlamlarını anca anlarsın, hafızan yerinde değil.
İştahsız yemek yedirip çürütür bu keder.
Hani aklını işgal eder ya yanlış yazılmış kader.
Yaşlandıkça dedem der ki yalnız yaşarmış beden.
Yağmurun sesi dünyanın tüm melodilerine bedel.
Yaşın büyüdükçe dayatır hayat omzuna yükleri.
Dertlerin kasaba değil artık koskoca bir ülkedir.
Bir lokma bir hırka bir dilim ekmekle şükredip,
Kiminin bahtı kürkdedir ve kiminin bahtı kül kedi.
Senin dünyanda parası olan kankadır.
Senin pazarda hor gördüğün Afrika'da markadır.
Bu itibar aybıdır ayrı aynalarda aynıdır.
Bu gözden düşen insanlığın irtifa kaybıdır.