Ağlama gözlerim Mevla kerimdir
Her daim rüzigar böyle de kalmaz
Dermansız dert olmaz sabreyle gönül
Geçer bu ahuzar böyle de kalmaz
Aşkın seyyahıyım gezerim hayli
Yüz bin mihnet çeksem kesmezim meyli
Bir misal eylerim zulmeti leyli
Doğar şemsi nehar böyle de kalmaz
Ne kadar çok olsa dağların karı
Eritir Huda'nın hoş rüzigarı
Yetişir bağların ayvası narı
Açılır nevbahar böyle de kalmaz
Adem Seyfullah yedi buğdayı
Kıldı ihtiyarsız nehyi Huda'yı
Bilirdi affeder bayı gedayı
Rahmeder o Gaffar böyle de kalmaz
Ferman Huda'nındır emrolsa ondan
Nuh u Nebiyyullah geçer tufandan
Çıkar her deryanın yolu bir yandan
Görünür bir kenar böyle de kalmaz
Kaldı ateş içre İbrahim Halil
Tevekkül babını eyledi delil
Ateşi gülistan eyledi celil
Gördüler söndü nar böyle de kalmaz
İsmail'in kurban olacak çağı
Ağlaştı dünyanın taş ile dağı
Hiç kulu keser mi kulun bıçağı
Çün koçu kurban var böyle de kalmaz
Var mı Eyyup gibi çeken cefayı
Cefayı çekmeyen bulmaz sefayı
Akibet bir derde bin bir şifayı
Verir Perverdigar böyle de kalmaz
Her ne ise haktır Kalu Bela'dan
Kalem böyle çalmış Arşı Ala'dan
Gel Hıfzı umudun kesme Mevla'dan
Bu çarkı berkarar böyle de kalmaz