Bir evlat hangi vakit yalnız hisseder bu denli?
Bütün lafların nedense kifayetsiz hali
Bende vücut buldu sanki, ruhum çekildi
Geriye kaldı sadece taze kan izleri
Söyle insan hiç evinden gider mi böyle?
Söylenilmemiş bir laf gezerken ceplerinde
Güve deliklerinden rüzgar eser kemiklerimde
Derimi yüzdüler, öfke hala gözlerimde
İnsanla sınandım, inatla inandım
Kendimle sınandım, ısrarla yanıldım
Bir akşam öyle sarhoş olmuşum ki utandım
Doğmadığımı sandım, keşke hiç yanılmasaydım
Garip bir lekeydim, hemen farkedildim
Sessiz evlerin çocuklarından sade biriydim
Suratlar izledim, isimler ezberledim
Şimdi kim miyim? hatırlatın bilmek isterim
Görmedin say
Olmadım say
Doğmadım say
Zorla zihnimi, kemiklerime isimler yaz
Damlıyorken ömrümün saçaklarından kalbur üstü kanlar
Bir yerlerde yıldızlar kayar
Görmedin say, olmadım say
Rengi vardı seslerin bir aile sofrasında
Hiç olmadın sen orada, varlığın muamma
Şimdi dev bir boşluğa düşerken uykularda
Bu münferit vaka başlı başına facia
Konuşsun tarlalarda korkuluklar
Bölük pörçük hafızamda kapkaranlık bulutlar
Bakma gitti onlar, burada yoklar
Yıllar evvelinden keder bir anda kıpırdar
Nasıl ağrıdığını biliyorsun, saklamıcam
Korkulukla tarlalarda sabaha dek konuşcam
Diyicem, iyice dinle, güzel bir dinle
Görmedin say, olmadım say, doğmadım say
Görmedin say
Olmadım say
Doğmadım say