bu adam hasarlı bak bu adam sakıncalı
yasaklı mutluluğun yakından yabancısı
yanında sandığı herkes olurken başkaları
bu adam sükunetin konuştuğu yerde canım
sakın sus deme dudaklarım intihar timi
zamanla yüzleşip de pişmanlıklar seçmeliyim
hayatta en nihayet ulaştığın yerin dibi
insanlar ortasında pimi çekilmiş yalnızlık gibiyim
inanmak istemesen de onlar kadar sahtesin
mevsimler gelir geçer hayatta bir nefeslik karesin
keşfettikçe aydınlığı karanlıklar eksilir
gıyabında küfür gelir hazmedersin boşver
hatalar bizim için hatalar içimizde
yaralar benim için bu defa derinlerde
duygularımı geberttim cinayetimde silüetin
bu surat benim değil bu ayna denen yerde
nakarat:
soğuk hala soğuk her yer
bulamıyorum kendimi
sen yoksan gecenin bana çaresi olmaz
yine sorarım kendime seni
belkilerim dağılan yapraklar gibi
yoksan yüreğin bana faydası olmaz
bu adam fırtınalı bu adam kaybedilmiş
bu adam umursanmaz bir limanda terkedilmiş
bilinmez sebeplerden türetilmiş sorun bu adam
şehirden soyutlanıp mısralarda farkedilmiş
sakın dur deme bacaklarım gitmek için koşar
bugün martılar da suskun deniz elvedayla kanar
yüzümden sıyrıldım bütün gülümseyişler cebimde
kulaklarım soğuk sesin haykırdıkça donar
tutuştukça yanar duygularım aşkla
yıkılmaz bak inatlarım senin duvarların kadar
eksik kalır anlatsam da elbet bir yer
kalem ağırlaşır yazdıklarım anladığın kadar
gittikçe devleşir bu korkularım dokunma
elimde değil ki yalanlar iz kalandır yarına
dilimde aynı şarkı unutma maziyi
yokluğundan beri kaçıncı gün bugün de ölemedim