Öyle kıyılardan geçmişiz ki düşün deniz görmemiş..
Ki bu nasıl tevazudur bir kurşunla ölmemiş
1909'daki bir ermeni genci
Tıpkı bütün çağa kafa tutmuş 68 direnci...
Kavgayı yeterince tanımamışsın belli ki
Bir güz akşamı fırtınasında beklediğine değdi mi ?
Yazık sana ! şarkılarımın muhattabını soran konuklara,
Bir tatbikat sabahında, sirenle irkilen tüm çocuklara...
'...canlı değil, büsbütün ölü de sayılmaz' demiş Sartre
Bütün bir çağı tasvir eder kalkıp (ne yazık ki)
Hayatın tanımı,bir tamamlanmamışlık,
Hep birşeyler eksik, ve hiçbir şeyler artık...
Hiroşimalı çocuklar gibi
Birazdan öleceğini bilmeyen 19 evlat F-16 sesiyle...
Bir aralık gecesinde...
Birkaç karton sigara ve kaçak çay eşliğinde
En çok ağladığım, can yoldaşım katırım öldüğünde...
Söyle yarim, dünya böyleyken sevdadan mı bahsedeyim sana ?
Minik bir kız seslenir, param bu kadar yok başka...
Annemin borca aldığı renkli şemsiyeyi tutsam sıkıca
Yine de başımıza bombalar düşer mi bakkal amca ?
Bir gün gözlerimiz öğrenirse görmeyi, inanmayı
Hep 17 yaşında kalmayı, kavgayı, asılmayı
Sonsuza dek sürdürülen çetin sınıf kavgası
Ve olabilecek en yüce vasiyeti, silahların susması....
'Yaşasın tam bağımsız Türkiye' yazardı pankartında
Ve üzerinde Filistin'in siperlerinden kalma bir parka, var ya
Çağrılırken idama, ölmeyi çoktan göze aldığını haykırır inatla
Ve can dostlarından yalnızca birkaçıdır Mahir ve kavga
Mezopotamyalı bir çiçek,
Acı, açlık ve savaşla yoğrulmuş
Ölürken 'Dönen dönsün, yolumuz Pir'in yolu' demiş demek...
O binanın enkazında, pilsiz bir oyuncak bebek
Bir işçinin küçük kızı, ya da bir melek...
Tank, tüfek ve topları eritelim artık
Ve sonra yaşamı yüceltelim çocuklara
Derler ki, Onlar zaten aşık doruklara
Susmak ölüm, kalkıp bir kez olsun konuşsana...
Ortaların doğusunda güçlükle nefes almak
Sanki 10 Ekim'de Kerbela'nın dayanılmaz sıcağında kalmak
Sonsuza dek bu savaşı sürdüremez kanla
Siz yine de, barışı şiar edin canlar...
Özgürlüğe ölüm demişler sevgilim
Sorma nasıl, nasıl, nasıl diye...
99 Düzce, elinde birkaç ekmek
'Hep gençler öldü' diye ağlayan
Tertemiz bir yaşlı adam
Halen kanar yaram...
Bunca acıya...
Elbette kıyameti tanrı değil, inisiyatif almış ihtilalciler koparır
Yaşlandığını hatırlayım üzerinden milyonlarca insan geçmiş sokağın
nerdeyse bir halkın isminden bile söz etmek yasak, çok ayıp
Ne dersin ? Ölümü, evladını kaybeden bir anneye soralım...
makus...
Kan ve barutun ortasında doğduk
Ve ortadoğulu olduk
Buna kader diyen insanlara ciddiyetle sorduk
İsmine tanrı dedi biat edip korkun...
Nihai aşkımızsa barış
İnsanlığı kucaklayıp, sarılmakla tanış
Derken yaşlı adam söylemişti kurşunlara alış...
Umut, bir şarapnel omuzlarda hem de birkaç karış...