Yolun başındaydım 13 yaşındaydım
Çalışmak zorunda olduğumu anlamıştım
Küçük bedene yüklenen bu yükte ağır bastı
Her gün hangi hayata sürüklendim dağılmazdım
Başımı kaldırıpta bakmak için ayaklandım
Ayna da yalnızlıkla pençeleşen bana baktım
Ruhumu delirten şey seni defnedememekti
Tabutunu tutamamak pişmanlığıma son zehirdi
Ben ne haldeyim, ben nerdeyim,ben kimmiyim
Yaşamla ölüm arasın da bulunan viraj içindeyim
Ait olmak istediğim yerin kilometrelerce ötesin de
Son görevini yerine getiremeyen korkağın biri
Özgüvenini kaybeden sivilce dolu yüzdü
Düz değildi hendekler ayakkabımı dahi çürüttü
Güneş doğudan doğmadıkça üşümekteyim baba
Nakarat
Ayrılık olmasın içimde bir bütün
Affetmek ölümden sonra kabul görürmü
Hataları yaşlanıpta görmek zulme karşı gün törpüsü
Kalem olup yazdı karaladı astı duvarlara resmi
Çekti insan insana ait olan tüm ümitleri
Kadın musalla mezarlığına gömülmek istedi
Ve ellerimle bilinmeyen topraklara verildi
Hızlı düşünüp ağır adımlar atardım
Seçen ruhum etrafa bakıp kişilere şans vermeden elerdi
Tabiat ananın çıkardığı figürler tepelendi
Ensende gezen gölgeni farketmeden geberdin
Psikolojik bir tranvanın içinde kalan küçüklük
Burundan akana kana kesilen binlerce fatura
Binlerce kez acının morardığı geceler oldu
Hiçbir zaman gölgem hariç kimse yoktu yanım da
Bundan emin değilim yolun son virajına
Kolumu bağlayan sebebler yapmak istediklerime engel
Dengesi kalmayan kolonlar bir gün devrilir gider
Ben evrim geçirirken herkes devrim peşinde koştu
Nakarat
Ayrılık olmasın içimde bir bütün
Affetmek ölümden sonra kabul görürmü
Hataları yaşlanıpta görmek zulme karşı gün törpüsü