Adı Kaderdi, kadersizliği adındagizliydi,Tanıştığımızda henüz onaltısındaydı Sapsarı saçları, masmavi gözleri vardı Yanakları al al, dudakları kirazdı,
Gül dalında açmamış goncaydı…
Kirli bir el değmişti beyaz ufuklarına,
El ki, kırılası, yok olası, kahrolası,
Hain bir niyetin çirkin soytarısı…
Simitlerimi satıyordum Kilyos sahilinde
Kaderimin susam taneli simitlerini…
Sabahtı, güvercinler, serçeler yaylımdaydı,
'Bir gevrek” demişti mavi gözlü kadın,
'Bir gevrek, simitçi” demişti…
Yorgun bakıyordu, sarı dalgın saçları
Sonsuz ufuklara yeni sahiller çiziyordu…
Yanına oturmamı istedi, okul çıkışıymış,
Kader dalgın ama yarınlara umutlu
Sarı mavi kaldırımlarda evine yürüyormuş.
Çakal surat kaldırımdan kapmış Kaderi,
Çok ağlamış, yalvarmış, aman dilemiş,
Sonra susmuş, Kader kadersizliğine polis abi.
Kaderi tanıdığımda bir dilberdi,
Gözleri masmavi, hayalleri kapkara
Ama kalbi halen tertemizdi…
Tesadüfen kaderine mazhar olmuş,
Kirletildiği yılları duymuş, kahrolmuştum…
Yeter isimli kadının on yıldır sermayesiymiş
İçeriye de bir hayli borcu varmış.
'Adım Kader lakin kaderin neresindeyim?
Bilmiyorum simitçi, okul çıkışından beri,
Canımın acımadığı bir anı hatırlamıyorum,
On paraya satıldı kaderim bozuk para niyetine
Onaltımda hayatım karartıldı, gücüm yetmedi
Durduramadım kurtulamadım simitçi…”
Pembe kaldırımlarda takunya kafalı,
Hamam bakışlı, salyangoz duruşlu
Ve çakal suratlı bir keş, sizi tahrik etti mi?
Siz hiç kendinize aykırı oldunuz mu?
Ve siz durup dururken, sarı sıcak,
Mavi bir masumun kanına girdiniz mi polis abi?
Bir ara ikimizde sustuk, birden Kader;
'Bezen at kendini diyorum şu serin sulara.
Kilyos beni tutar mı?” diye boğuk bir sesle,
Koyu maviye bakarak iç geçirdi
Ve o sakinliği yok edercesine bir ses;
'Yürü lan k…e!” Sonra büyük bir tokat…
Kader ağlıyor, benim burnum kanıyordu,
Simitlerim Kaderin gözyaşlarıyla buluşuyordu…
Kanayan burnuma değil de polis abi
Kaderin yediği silleye ağlıyordum ben…
Yapma! Dedim it surata, Vurma! Dur! dedim, durmadı…
'Kaybol lan! Gebertirim!” Dedi
Ve elini beline götürüp silahını çekti…
Kader onaltısında vurulmuştu,
Bugün yirmialtıydı
Ve ben onaltısında bir çocuktum,
Onaltısında genç kızlık hayallerini,
Yarınlarını kaybetmiş bir kaderi dinliyordum,
Ben Kaderi onaltısında tanımıştım ama
'O” onaltı değildi, yirmialtıda polis abi…
O gün tası tarağı bocalamıştım
Suratı it iskelesi, bakışları
Hayvan ötesi caniye…
Hırsımdan rüzgar parçalanıyor,
Sular yırtılıyordu, dinmiyordu öfkem
Ne kadar vurursam vurayım çirkin suratına.
Uzatmayım polis abi,
Dayanamadım bu cendereye,
Cebimdeki falçatayı çıkartıp,
Şah damarını kesince
Danalar gibi böğürmeye başladı it surat…
Hiç pişmanlık duymadım,
Hayata aykırı hissetmedim,
Çünkü gözleri gülüyordu Kaderin,
Çünkü it soyunun çırpınması, tiril tiril titremesi,
Oluk oluk kanının akması, bir ömrün en kahpe,
En aşağılık duygularla kirletilmesini temizliyordu,
Dahası Kader gözlerini yumarken polis abi başı dikti…
Yüzünde belirgin bir tebessüm vardı…
Neticede Kader'in gözlerinden bir defa göç etmiştim
Ve Kader'in gözyaşları Kilyos'un poyrazına
Ve derin mavilerine karışmıştı bir kere
Benim kaderimde müebbet yazılsa ne yazar polis abi?
Yaz polis abi bir hayata son verdim suçluyum,
Mutluyum en azından bir Kader yaşıyor,
Haa polis abi, simit tablam size emanet,
Çıkarsam bir gün
Kaderimin simitlerini yine satacağım,
Issız ve tenha parklarda kaderimi arıyacağım…
Bir Kader Mahkumunun Hayat Penceresinden…