Yıl iki bin üstü, dehşetli zaman. Firavunlar yok ama daha zalimleri var. Benim halim eski insanlardan daha perişan. İnşaallah şefaatin biz büyük günahkârlara da var. Yıl iki bin üstü, karmakarışık an, dehşeti âlemi İslamı sardığı bu zaman. Gözlerin ufuklarda seni aradığı an. Gel de kurtar ümmetini nolur o zaman. Yıl iki bin üstü, saldırı her yerde, her tarafta cepheler açılmış âlem-i İslama. Düşmanı bıraktık, birbirimize düştük sefilken. Gel birleştir bizi ya da vur kellemizden. Yıl iki bin üstü, kanıyor yaram. Tampon tutmaz cerrahın iyisi nerede. Avutma kendini dön bak kendine gel sen de katıl Hazret-i Muhammed'in peşine. Yıl iki bin üstü, hakikatleri gör, anamız kitabımız Allah'ımız bir. Gel sen de bir ol. Bırak ikiliği. Acınacak haldesin bu ne kibir.
Keşke toprak olsaydı yüzüm bastığın yerlere kurban
Ciğerim aşkınla büryan yan ha gönlüm yan ha yan yan
Selam söyleyin Mekke'ye Medine'ye Kâbe'ye
Selam söyleyin Efendime onu gören her şeye
Yıl iki bin üstü, harap olmuş haneler, nefis şeytan kol geziyor seninle. Bırak didişmeyi kardeşlerinle. Gönlünü aç bütün ümmet-i Muhammed'e. Yıl iki bin üstü, kaldır başını gör, bütün İslam coğrafyası perişan halde. Zalimin kılıcı tepenizde kol gezerken sendeki oculuk buculuk neden. Yıl iki bin üstü, herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Hakikat benimkisi diyor, kendini avutuyor. Hazret-i Muhammed güneş gibi ortada. Bilmem ki kurtuluşu kimden bekliyor. Yıl iki bin üstü, Selam söyleyin Mekke'ye Medine'ye, selam söyleyin Kâbe'ye Kudüs'e, Selam söyleyin Efendimin bastığı her yere, selam söyleyin onu göremesem de keşke toprak olsaydı yüzüm kum olsaydı, bastığı her yere dudağım konsaydı. Ciğerlerim aşkınla püryan olsaydı. Bu kul yanında doğsaydı da yıl iki bin üstünü görmeseydi.
Selam söyleyin Mekke'ye Medine'ye Kâbe'ye
Selam söyleyin Efendime onu gören her şeye