Dolan bu içi taşır, dökülsün kirin yaşı
Yanaklar hayatın en ağır suyunu taşır
Biz düşündükçe görmediler, konuşmadıkça söylediler
Yanıp tutuştuk dedikçe daha fazla sönmediler
Yağan yağmur oldu gözünde pencere kapanmadı
Açıldıkça çatısı gök gürüldeyip azalmadı
Kazan giden yazdırır doldurup eken sildirir
Yürekten kalkan üstüne on bin tonları bindirir
Kim yaran kadar derin bakar insan kadar hayal çalar
Kim zaman kadar hızlı ve gözüm kadar sığ akar
Kim anam kadar anlar ve yalan kadar yakar
Bu dünyada iyilik suda yarar bile zarar
Bir gülümseme bin külfet bir yarınsa bin dünde
Dışım güzelliklerle dolu fakat iç külle
Somurtur mutluluk sevmez beni nefret yeni
Yorgunluk verir bu ara düşünceler zarar verir (sanki zehir)
Anlatılan boş demi sen yetiş git koş gemi ser
Bendeki göz yaşını görse utanır tüm denizler
Değişir bakışlar akla yansır astırır değer
İnsan mezarı kalbin içine kazdırırmış meğer
Yalan semalarıda aştı karnım doğrulara hep açtı
Sözümü anlayanda taştı kuru sandılar per yaştı
Gerçekleri anlattığımda neden insanlar şaştı susup
Gördüklerim aklıma yetmedi güvene doğru koştukça kaçtı huzur
Yavaştan düşün taşın altına yakışır düşlerin
Çocuklukta güzeldi yeri gönül koyup küsmenin
Öğrettiler özlemi kıran bütün sözleri
Ağzından daha fazla yakar yalan bakan gözlerin
Yanım zarar solum boş sağım yararı bilmedi
Kalp yokedipte silişlerin hiç bi zaman bitmedi
Bana sarar külfetin sarılır sarmaşığı
Umut geldi derim bakıp gördüğüm şey karanlığın parlayışı
Karanlık yakın bana bak zararlı ışıltılar
Huzur görmesin sakın beni gider ışık hızla
Kış gelir yazınca sızlar mimiklerim kırılgan
Duygular denen unutkan yokolur sonra sırıtman