Türkiye de her yıl yüzlerce kadın töre, şiddet ve bir çok nedenden dolayı genç yaşta hayatını kaybetmekte bu utanç hepimizin...
Soğuk bi kış gününde sobasız bir çadırda doğmuş
Altıncı kız çocuk demişler babası yadırgar olmuş
Üçüncü kadından olmuş fatma koymuşlar ismini
Demişler ederiz büyüsün bi kaç katırla yolcu
Hayat ilk adımda yolmuş saçını
Bilmezmiş hiç onun güzel gözlerinde umut varmış
Kim karnını doyurdu
Sen onun kölesisin demişler
O da razı gelmiş yaşıtları ip atlarken
Her gün fatma gidip gider koyun güder
Bahtsızım demiş ruhuna dokunan ablası
Sonra gizli gizli gelmiş yanına sokulan
Amcası yaşında bi herifle nikahlanmış
On üçünde okul yüzü görmeden
Henüz yokken okuma yazması
Demişler kaderinden öldürür
Yapacağı tek bi hamle onu
Töre denen hapse mahkum
Aynı yerde kan ve onur
Cehaletin karanlığına gömülmüştür evinde
Bir de üstüne on beşinde anne olur
Nakarat
Yitip giden ölümler yalan
Yıkık viran evinden kalan
Huzur biraz elinden kayar
Zaman kanar derinden yaran
Kocası vefat edince denemiş kadın başına büyütmeyi
Çocuklarını olmamış ve demişler ki düğünle gir tabuta
Kocasının kardeşiyle evlendirmiş töre
Geçim derdi tabi sonra büyük şehir
O masmavi gözlerinde saklanmış hayat
Kocası otur dermiş kalk demeden kalkmazmış ayağa
Çocuklarını odalarına saklarmış baya geç saatlere dek
Onlar için katlanmış dayağa
Fakat yorgun düşmüş anne evine dönmek gerekmiş
Vicdanı çocuklarını bırakamamış öfke yer etmiş içinde
Zaman dolarken o tek gecekonduda
Boşanmak istemiş fakat bu ölmek demekmiş;
Fatma polise gitmiş demişler ki koş artık eve
Ailesine gitmiş demişler ki kocandır döver
Fatma o akşam vurulmuş o akşam defnedilmiş
Her mezarına baktıklarında utansın gören