Tanrı ışığı gibi yayılıyordu aramızda
Işığı girince yüreğime titredi gözlerim
Yüreğinde uyuyan bir güzel vardı bilmediğin
Kalemi alınca titredi bütün aşklarım
İncittiğin kırdığın
Öfkelendiğin ya da kıskandığın
Ve yaşadığını sandığın
Eski dünyam
Yıldızların sessizliğinde
Göz göze geldiğin bakışlarda
Yeni dünyanın aşklarında
Zaman tüneli kalbimde duruyordu
Ve sevda şarkısı dinlenmiyordu
Sen hala pınarımdaki suyu bildiğini sanıyordun
Ruh güzelliğini seviyordum aşka önem verdiğim
Gerçekte doğruydu belki
Sıradan bir aşkla, rastgele bakışlarla başlayıp,
Kalbimdeki gölgeyi aydınlatan, gönül gözlerimi ele geçiren,
Yıldız olup kök salan bir ışıkla onurlandırıldın
Sen hala erguvan çiçeklerini bilmiyordun erik gözlüm
Ben sende bütün aşklarımı kalbime nakşettim
Anladın belki ama terk ettin beni
Bütün âşıklar gibi
Beni terk ettin
Kar yağıyordu gittiğinde, ardından,
Senin için opera yazmaya karar vermiştim.
Kar yağıyordu. Seni aradım, yoktun. Kimim kimsem yoktu.
Soyunmuş bir ağacın altında bekledim durdum.
Çünkü ben aşkı düşünüp âşık olan dünyadan geliyordum.
Sanırım opera şarkısı en çok güzelliğinle örtüşüyordu
Yüzündeki güzelliğine dut gözlerinin ışığından
Tanrı ışığı gibi parlayan yüreğindeki denize sığmayan
Gönül gözlerinle gören dünyayla örtüşüyordu
Buzdağından esen rüzgâr gibi dinmişti kar.
İhtiyar gözlerimle seni gördükçe
Seni daha çok sevmek geldi aklıma.
Önceki sonemde hiç yazmadığım bu şarkı
Sıcacık kalbimin berrak denizinde,
Belki de ilk defa yüzüyordu aşklarım hayatıma.
Yalnız kalınca, bir aşkın sona erdiği günlerde
Gelip giden bir aşk mıydı? Bunu benden başka kim bilebilirdi?
Opera şarkımın notasını buldum sarı yaprağın yanında,
Daha o zaman anlamalıydım dikiş tutmaz bu aşkın kaderini
Aramızda düşman gibi duran zaman tünelini
Daha o gün anlamalıydım rüzgâr gibi geçen aşkını
Rüzgâr gibi geçti demeliydim.
Sonbahar güneşi girince aramıza
Bir garip yalnızlık çöktü geride kalan zamanda
Alplerde uçuşan kelebekler gibi bir şeyler uçup gitmişti
Aşk aynası kırılmıştı artık kalbin kilidi
Ölü denizde yüzüyorduk
Zaman tüneli açılınca solgun güneşe göz kırpan kör gözler gibiyiz
Az sonra sonsuza giden gemiye gömülecek kalbimiz
Opera denizinde sessiz sedasız boğulacağız
Rüzgâr gibi geçen günlerimizden ne kalacak geriye?
Ne kalacak iki kalpten, solgun erguvan çiçeklerinden başka.
Bu opera erguvan çiçeklerinin olsun diyelim,
Ve aşkı ikinci bahara erteleyelim ey opera!
Tanrı ışığı yağdıran ey sanat!